Evet, Tarsus'taki yeraltındaki tarih bir gün gelecek kusacak.
Yani yer, yer göçmeler olacak ve eski tarih görülecek.
Peki, o zaman ne yapacağız?
Mecburen bu şehri Açık Hava Müzesi yapmak mecburiyetinde kalacağız.
Son zamanlarda Tarsus'ta bir güzelleşme var.
Siptilli pazarını birkaç hanım ile konuştum.
Övmekle bitiremediler.
Bilhassa ahşap yapıyı övdüler.
Çarşı'nın planını övdüler.
Tabi bu yenilik hanımların diline düştükten sonra çarşı esnafı iş yapar diyorum.
Bu kadar güzellik yeraltında da var.
İşte bu turizm bir gün gelecek canlanacak.
Fakat bizler göremeyeceğiz
Ben şimdiden düşünüyorum.
Acaba Cleopatra'nın, Gül Sarayı hangi tarafta.
Gül Sarayı arasında bir küçük ırmak varmış.
Bu ırmağın üzerinde nostaljik köprü varmış.
Bu köprüden sadece Kral ve Kraliçe geçermiş.
Tarife göre şimdi bu küçük ırmak kurumuş.
Köprü yok olmuş.
Bunların üzerinde yani yan tarafında bir inşaat var.
Şimdi tarif etsem kimse inanmaz.
Yarenlik alanı yapıldığında yoldan iki içi boş küp çıkmıştı.
Biz istesek bu Gül Bahçesini bir yere yaptırırız.
İçine o köprüyü de yaptırırız.
Tabi aynısı olması şart değil.
Benzetmekte bir tarihi zarafet olur.
Diyeceksiniz ki.
Şimdi bu da dert mi?
Değil ama turist çekeceğiz.
Yabancı ülkelerde müzelerini gezerken işte şu gördüğünüz taşı falan Kral sapanla atmış diyorlar.
Ben içimden bir şeyler söyledim ve güldüm.
Kim görmüş o taşı falan Kralın sapanla attığını?
Adamlar bize yutturuyor.
Biz gerçeği göstermekten kaçınıyoruz.
Evet, tarih bir gün kusacak.
Bakalım ilk kusma hangi semtimizde olacak.
ARŞİV MAKALE