Bazı mahallelerde oturanlardan şikâyet alıyorum.
Efendim mahallemiz pis.
Vallahi kusura bakmayın.
Pisliği biz getiriyoruz.
Şöyle gezip bakıyorum.
Sokağa elimizde ne varsa atıyoruz.
Çöp bidonlarına öyle sulu çöp atıyoruz ki, sormayın gitsin.
O çöp bidonlarının önünden geçerken nefesinizi tutmanız lazım.
Yemek artıklarını bile atıyoruz.
Madem atıyoruz.
Bunları bir naylon torbaya koyup ağzını iyice kapatıp, atmamız lazım.
Bugünlerde o çöp bidonlarını da dezenfekte ederek, yıkamamız lazım.
Bazı yerlere bakıyorum.
Yeni çöp bidonu konulmuş.
Aradan üç gün geçiyor.
Bakıyorsunuz bu çöp bidonu sanki yeni konulmamış gibi kokuyor.
Belediye her gün yıkasa başa çıkamaz.
Vallahi pisliği biz çok seviyoruz.
Apartmanların balkonundan bile çöp atanlarımız var.
Aslında temizlik yönünden bir kampanya açmamız lazım.
Hatta ödül bile koymalıyız.
Bu konu da sık, sık anonslar yapmalıyız.
Parkta bile oturmasını bilmiyoruz.
Çekirdek ve benzeri yiyeceklerimizin kabuklarını oraya serpiyoruz adeta.
Parkların bile kıymetini bilmiyoruz.
Demirden yapılmış o kanepelerin demirlerini söküyoruz.
Peki, sökünce ne anlıyoruz?
Bir daha siz oturmayacak mısınız?
Bu konuda da düşüncesiz davranıyoruz.
Tabiri caizse bize park bile yakışmıyor.
Kendimizi bu konuda temizliğe araştırmamız lazım.
Partideki kanepeleri korumamız lazım.
Tahripkâr değil.
Yapıcı olmalıyız.
ARŞİV MAKALE